Asrın Felaketinin Ardından Deprem Teminatı Açısından Sigorta Sektörü

Asrın Felaketinin Ardından Deprem Teminatı Açısından Sigorta Sektörü

Şubat ayında Türkiye’nin güneyindeki 11 ili etkileyen “Asrın Felaketi” olarak nitelenen ve bizlere de silinmez acılar bırakan deprem afeti, Türk Sigorta sektöründe önemli bir farkındalığa ve bu farkındalık sonucu deprem teminatına yönelik bir kısım tedbirler alma ihtiyacını ortaya koymuştur. Deprem sonrası medyada konunun uzmanlarınca çok kez dile getirildiği üzere depreme karşı daha güvenli olduğunu kabul ettiğimiz ülkemizde aslında deprem riskinin hiç de küçümsenmeyecek oranda yüksek olduğu, hatta Hatay depremine neden olan fay kırığının ülkemiz için de ciddi bir risk unsuru olduğu anlaşılmıştır.

Takip ettiğim kadarıyla Yakın Doğu Üniversitesi’nde yapılan ve ülkemizin konusundaki önde gelen bilim insanlarının katıldığı bir sempozyumda ve başka bazı mecralarda bu husus teyit edilmiş, acilen daha detaylı fay haritalarının çıkarılması, zemin analizlerinin yapılması ve yapı izinlerinin buna uygun olarak verilmesi ve inşaat aşamalarının daha da dikkatle kontrol edilmesi gereği vurgulanmıştır.

Sektörümüze gelince; yaşanan afetin sonucu olarak artan deprem risk algısına bağlı olarak ülkemiz sigorta sektörüne reasürans plasmanı sağlayan reasürörlerin, risk üstlenmekten imtina etmeleri veya üstlendikleri riskler için daha yüksek risk primi talep etmeleri muhtemel görünmektedir. Bunun yanı sıra sigorta şirketlerinin deprem riski açısından risk kabul ederken daha seçici davranması, deprem açısından özellikle zemini riskli görünen lokasyonlardan gelen taleplere karşı dikkatli olunması, eski ve gözle görünen yapı kusurlarının bulunduğu binalara teminat verirken bir kez daha düşünmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda deprem sigortası konusunda kamuya da önemli görevler düşmektedir. Öncelikle Türkiye’ deki örnek paralelinde devlet-özel iş birliği ile DASK benzeri bir kurum oluşturularak, depremin zorunlu bir sigorta türü olarak kararlaştırılıp tüm binaların bu kurum aracılığıyla sigortalı hale getirilmesi gerekmektedir. Buna ilişkin çalışmalar Kuzey Kıbrıs Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği’nce başlatılmış olup, ilgili devlet dairesi (Para Kambiyo) ile gerekli bilgiler paylaşılmıştır. Zorunlu deprem teminatı verecek bu kurum Türkiye de olduğu gibi konutların binasına teminat vereceğinden bunun dışında kalan konut eşyaları ile işyerlerine yönelik deprem teminatını yine sigorta şirketleri vermeye devam edeceklerdir.

DASK benzeri bir kurum kurulması halinde dahi sigorta şirketleri ihtiyari deprem teminatı vermek suretiyle çok büyük bir riski üzerlerine taşımaya devam edecekleri için çok hızlı bir şekilde belli önlemlerin alınması ve belli düzenlemelerin yapılması önem arz etmektedir. Bunlar;

  • Türkiye Sigorta Sektöründen edinilen bilgilere göre son yaşanan deprem felaketinden sonra mevcut tarife fiyatlarının yeterli gelmediği gerçeğinden hareketle fiyatların artırılması için Sigorta Bilgi ve Gözetleme Merkezi bünyesindeki ilgili komitede çalışma yapıldığı, yurt dışı Reasürörlerin de deprem fiyatlarında artış istedikleri yönündeki bilgilere ve yükselen Türkiye Cumhuriyeti deprem tarifesine istinaden olası bir hasarda ihtiyacı karşılamaya matuf yeterli fon oluşturulabilmesi için şu an oldukça düşük kalan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti deprem tarifesinin Para Kambiyo dairesi tarafından acilen hazırlanarak yürürlüğe alınması elzemdir.
  • Şirketlerin aldıkları deprem priminin bir kısmının (%10 gibi) muhtemel deprem hasarlarının büyüklüğü göz önüne alınarak bir karşılık olarak ayrılması, böylelikle şirketlerin mali yapısının güçlendirilmesi gerekmektedir.
  • Şirketler arasındaki haksız rekabetin önüne geçmek için deprem teminatında uygulanan muafiyet ve paylaşım oranlarının poliçe metninde büyük ve kalın puntolarla teminat tablosunun hemen altında yer alması, böylelikle sigortalıların hangi muafiyet ve bölüşmelerle bu teminatı satın aldıklarını bilmeleri ve farklı şirketlerden aldıkları teklifleri kıyaslayabilmeleri sağlanmalıdır.


Para Kambiyo dairesi ile de paylaşılan bu önerilerin yerine getirilmesi halinde sigortalıların tüm rizikolarına karşı deprem teminatı almaları sağlandığı gibi riskin gerçekleşmesi halinde satın aldıkları teminatın karşılığını almakta bir güçlük yaşamalarının önüne geçilmiş olacaktır. Ayrıca poliçede aldıkları deprem teminatını aynı fiyat ve muafiyet oranları ile aldıkları için yanıltılmamış olacaklardır.

Sigorta şirketleri açısından ise muhtemel bir deprem sonrası, bu ağır yükü üstlenecek, belki binlerce sigortalıya deprem tazminatı ödemek zorunda kalacak olan sigorta şirketlerinin yeterli fonu biriktirebilmeleri ve mali güçlüğe düşmeden varlıklarını devam ettirebilmeleri sağlanmış olacaktır.

Kaynak Bülteni görüntülemek için tıklayın